İsa Doğmadan Önce Var Mıydı? - 2. Bölüm
İsa Mesih İlk Doğan Değil midir?
Konunun bu kısmına geldiğimizde bazıları sabırsızca hemen kutsal kitapdan bazı bölümleri işaret edip, Mesih'in doğmadan önce var olduğuna dair kanıt gösterdiğini düşünmektedir. Bizler o verilen bölümleri dikkate alıyoruz ve biliyoruz, ancak şunu da biliyoruz ki o verilen bölümler doğru bir şekilde yorumlanmamakta, dolayısıyla farklı bir sonuçla karşı karşıya kalınmakta. Ne yazık ki karşılaştığımız bu durum Kutsal Yazılar tarafından çok önceden dikkat çekilmiş ve uyarılarda bulunmuştur öyle ki Kutsal Yazılarda "güç anlaşılan" yerler bulunmakta ve bu bölümleri doğru bir şekilde anlamayıp yanlış yorumlama ve öğretilerinden dolayı da bazılarının "kendi yıkımlarını hazırlamakta" (2.Petrus 3:16) olduğu yazılıdır.
Gelelim Mesih'in doğmadan önce var olduğuna dair gösterilen bölümlere… Bunlardan ilki ve en sık kullanılanı Koloseliler 1:15'dir. İsa Mesih "bütün yaratılışın ilk doğanı" olarak ifade edilmektedir. Eğer İsa Mesih ilk doğan kişi idiyse, kendinden önce yaşamış olanların hepsinden önce yaşıyor olmalıydı sonucunu çıkarmaktalar. Ama böyle bir çıkarım ya da varsayım Kutsal Yazılarda Mesih ile ilgili söylenen diğer sözlerle çelişmesi normal midir? Bir yerde söylenen bir diğer yerde söylenenle çelişmez mi bu durumda? Eğer İsa Mesih gerçekten yorumlandığı şekilde Meryem'den doğumundan önce ve diğer tüm insanlardan önce doğmuş kişiyse, Kutsal Yazı nasıl oluyor da onunla ilgili " İbrahim'in ve Davud'un oğlu" (Matta 1:1) olarak, yani onlardan doğan ve onların soyundan gelen kişi olarak tanımlıyor? Eğer Mesih İbrahim ve Davut'un öncesinde de var idiyse, (ama onların soyundan, dolayısıyla Meryem'den doğan olarak tanımlanmıştır), Mesih Meryem'den önce kimden doğmuştu, annesi kimdi?
Bu sorunlar ancak ve ancak Kutsal Yazılar dikkatli ve saygın bir şekilde incelendiğinde çözülebilir ve anlaşılabilir, ancak o zaman Kutsal Yazıların bahsettiği bu "tüm yaratılışın ilk doğanı" kavramı anlaşılabilir.
Kutsal Kitapta "ilk doğan" kavramı yasal bir kavramdır, bir düzenin veya şeyin ilki, ilk sırada geleni ya da mevki/statü bakımından ilk olanı işaret etmektedir, yani her zaman gerçek anlamda bir ilk doğan varlık anlamında olmayabilir.
Kutsal Kitap'ta ilk doğan bireyler ile ilgili, onlara aile içinde verilen bazı ayrıcalıkların olduğunu görmekteyiz. Öncelikle bir ailede ilk doğan'ın, babasının temsilcisi olduğunu, onun yerini alan kişinin olduğunu görmekteyiz, ayrıca o ilk doğanın bir kahin gibi hareket ettiğini ve aile mirasında diğer kardeşlerin payının iki katı pay aldığını da görmekteyiz (Yasanın Tekrarı 21:17).
Diğer yandan gerçekten de ilk doğan olan kişinin ilk doğan hakkını kaybetme ihtimalinin de olabildiğini okuyoruz. Eğer bir şeyi suistimal ettiyse, ya da kendisinden beklenen görevleri layıkıyla yerine getirmediyse, daha önceden kendisi için ilan edilen o adı ve haklarını, kendisinden sonra gelen küçük kardeşine kaptırabilir. Diğer bir deyişle, Tanrı yasasına göre İsa Mesih'in "Tanrı'nın yaratılışının ilk doğanı" olarak anılması için gerçekten de "doğanların ilki" olması gerekmez.
Örneğin 1.Tarihler 5:1'i inceleyelim…
"İsrail'in ilk oğlu Ruben'in oğulları. –Ruben ilk doğandır. Babasının yatağına yatıp onu kirlettiği için ilk oğulluk hakkı İsrail oğlu Yusuf'un oğullarına verildi. Bu yüzden Ruben soy kütüğüne ilk oğulluk hakkına göre yazılmadı."
Ruben'in ahlaksızlığını ve bundan dolayı Babası tarafından ilk doğan hakkının bir başka oğulana , Yusuf'a devretmesini okuyoruz.
Başka örnekler de verilebilir. Abisi Maneşşe yerine, küçük kardeşi Efrayim'in babası Yakup (İsrail) tarafından ilk oğul/doğan olarak kutsandığını görüyoruz (Yaratulış 48:14-19) ve Tanrı Efrayim'i Kendisinin (Tanrının) ilk doğanı olarak ilan ettiğini de okuyoruz (Yeremya 31:9). Yakup (İsrail) İshak'ın sahip olduğu ikizlerinin küçük olanı idi, ikizlerden ilk doğanı Esav olmuştu. Ve yasaya göre ilk oğulluk hakkı Esav'ın idi. Ancak ilk oğulluk hakkının Yakup tarafından alındığını ve babaları İshak'ın Yakup'u ilk doğanı olarak kutsayıp, ilk doğana özel bereketin ona verilmesi için dua ettiğini görüyoruz (Yaratılış 25:32-34). Bir diğer örnek Şimri idi. O da babasının ilk doğan oğlu olmamasına karşın ilk oğulluk adını ve hakkını alan kişi olduğunu görüyoruz (1.Tarihler 26:10).
Bu gibi örnekler Kutsal Kitap'da çok fazla bulunmaktadır ve tüm bu örneklerden de görüldüğü üzere daha sonra doğan oğulun, ilk doğan oğulun adını ve yerini, ilk doğana has hakları ve özel bereketi alabilmesi mümkündür. Yasa çok açık ve kesin bir şekilde ilk doğanın hakkını gözetmekte ve ilk oğulluk hakkının ilk doğana ait olduğunu ve babanın kendi isteğine göre ilk doğanı reddedip, sevdiği küçük oğlunu sebepsiz yere, haksızlık yapıp ilk oğlu saymasını reddetmektedir (Yasanın Tekrar 21:17). İlk oğulluk hakkı, ancak ve ancak ilk oğul üstüne düşen ilk oğulluk görevlerini ve temsilciliğini layıkıyla yerine getiremezse baba bu adı sonra gelen oğula vermektedir. Yukarıda sayılan ve ilk oğulluk hakkını yitirmiş tüm o kişilerin hatalı ve liyakatsiz olduklarını görmekteyiz nitekim. Bu nedenle Tanrı ilk oğulluk hakkını devralan küçük olan Efrayim'i de kendisinin ilk doğanı olarak anmaktadır. Çünkü Tanrı'nın gözünde İsrail Tanrısına sahip çıkmış ve onun oğlu Efrayim de babası İsrail'e ve Tanrısı'na layık oğul olmuştur. Bu nedenle Tanrı Efrayim'i ilk oğlu olarak anmakta bir sakınca görmüyor ve onu kutsuyor.
Kutsal Yazılarda "Tanrı oğlu" olarak anılan iki önemli kişiyi görmekteyiz. Adem ve İsa (Luka 3:38). "İlk Adem" ona verilen adları, ünvanları, mirası ve bereketi kaybetti… İlk doğan kişi pozisyonunu kaybetti, çünkü günah işleyerek Tanrı gibi kutsal kalamadı ve dolayısıyla Tanrı'nın temsilciliğini (Babasının temsilciliğini) kaybetti. Ama Tanrı ondan sonra gelen, küçük olan oğulu yetiştirdi (1.Korintliler 15:45 "son Adem"). Bu küçük oğul Babasına büyük oğulun aksine her zaman sadık kaldı, söz dinledi ve layıkıyla Babasını temsil etti, bu nedenle de Babası ilk oğul olma hakkını, adını ve mirasını, tüm bunlara layık olan, sonra gelen oğluna (İsa Mesih) verdi. Böylelikle bu son Adem (İsa) tüm yaratılışın ilk doğanı pozisyonuna yükseltildi, yani "mirastan iki kat pay" almış olan, Tanrı'nın ailesinin dinsel önderi/kahini olan kişi oldu. İsa Mesih ilk doğandır, ömür bakımından tüm yaratılıştan büyük ve önce olmasından dolayı değil (ki bunun hiç önemi yok), ama ahlaken kusursuz ve layık olmasından dolayı bu böyle oldu.
Mesih'in bu şekilde yüceltilmesini Eski Ahitte okuyoruz. Tanrı onun ile ilgili şöyle demişti:
"Ben onu ilk oğlum, dünyada ki kralların en yücesi kılacağım" (Mezmurlar 89:27).
Tanrı gelecek zamanda yapacağı bir iş ile ilgili konuşmakta ve Tanrı bu bildiriyi yaptığında bahsettiği kişi henüz yok, henüz ilk oğul değil, çünkü gelecekte bu şekilde kılınacak (yapılacak). Eğer ilk doğan gerçekten de Mesih olsaydı, Tanrı onunla ilgili burda " o ilk doğanım ve kralların ilk yücesidir" diyerek şimdi de, o zaman da öyle olduğunu söylerdi. Ama "onu ilk oğlum, kralların en yücesi kılacağım" diyerek gelecekte olacağını bildiriyor.
Tanrı İsa'yı dirilterek, İsa'nın Kendisinin (Tanrı) oğlu olduğunu kanıtlamış, mührünü basmıştır (Romalılar 1:1-4). Böylece ilk oğul olduğu da sabitlenmiştir. Pavlus İsa ile ilgili şöyle yazmıştır:
"(İsa Mesih) her yerde ilk yeri alsın diye başlangıç olan ve ölüler arasından ilk doğan O'dur." (Koloseliler 1:18)"
"Öyle ki, Oğul birçok kardeş arasında ilk doğan olsun. '' (Romalılar 8:29).
Bir başka yerde Elçilerden biri Mesih takipçileri ile ilgili de " ilk meyveler" tabirini kullanmıştı (Yakup 1:18, Vahiy 14:4), ve bir başka yerde ise "ilk doğanlar topluluğu" (İbraniler 12:23) diye yazılıdır. Bu örneklerin ışığında eğer "ilk doğan" tabiri gerçekten ilk doğan anlamında (anadan ya da yaratılışının ilki) anlamında ise, ki bu kabul edildiğinde İsa doğmadan önce var olmalı sonucuna götürür, o halde onun takipçileri de mi doğmadan önce Mesih gibi gökte vardı…? Tüm ayrıcalıklar öncelikle ilk doğan olan Efendiye verilmiş, ve ayrıca onun takipçilerine de verilmiştir. Onlar, yani ilk doğanlar topluluğu, ilk ürün/meyveler, gelecek çağda (Mesih'in ikinci gelişiyle başlayacak 1000 yıl) diğerlerinden 2 kat pay fazla mirasa sahip olacaklardır, ölümsüzlüğü bile alacaklardır (1.Korintliler 15:52-54), ve onlar dünyada yaşamaya devam edecek ama Mesih'de kurtuluşa sahip olmayan ölümlüler olarak kalacak olan topluluğa hakim olup, krallığa sahip olan kahinler topluluğu olacaklar (Vahiy 5:9-10, Zekeriya 14:16, Vahiy 20:6).
Yukarıdaki ilk doğanlar ile ilgili Elçilerin sözleri ışığında, Mesih için iddia edilen doğmadan önce var olma durumunun hiç de onların anladıkları şekilde olmadığı gösterilmiştir. Eğer iddialarında ısrarcılarsa, o halde Mesih takipçisi olanlar da ilk doğanlar olarak adlandırıldıklarından Mesih gibi doğmadan önce de var olduklarını kabul etmek durumundalar.
Gökleri Mesih mi Yarattı?
Bir diğer söylem ise Pavlus'un yazdığı şu sözler:
"Nitekim yerde ve gökte, görünen ve görünmeyen her şey –tahtlar, egemenlikler, yönetimler, hükümranlıklar– O'nun aracılığıla yaratıldı. Her şey O'nun aracılığıyla ve O'nun için yaratıldı." (Koloseliler 1:16)
Mesih'in doğmadan önce varlığına ilişkin kesin bir kanıt gibi görünmekte. Ancak geçtiği bölümü bütüncül bir şekilde incelediğimizde aslında bu sözlerin, karşı tarafın gözlüklerinden baktığımızda çok daha fazlasını iddia ettiğini söyleyebiliriz. Çünkü deniyor ki " gökte olan" her şey onun tarafından yaratılmıştır. O halde gökte olan Tanrı ve melekleri de yaratılmış mı demeliyiz?
Tabii ki bu çıkarım ne mantığa, ne de Kutsal Yazılara uygun. O halde bu sözlerde Pavlus ne demek istiyordu? Kutsal Yazılar gökyüzü tabirini sadece Göksel dünya anlamında kullanmamakta (yani görünmeyen dünya, Tanrı katı, vb.). Örneğin Yeşaya kitabında "yeni gökyüzü ve yeryüzü" yaratılmak üzere demekte ve "Yeruşalim'i coşku, halkını da sevinç kaynağı olarak yaratacağım" denilmekte.
İsa Mesih'in gelişinin sonucunda yeni yönetim kurulması mümkün olacaktır. Çünkü yeryüzünde ki halkların yöneticileri Mesih'in topluluğunda ki kişiler olacaktır, onlar ölümsüz olacaklardır ve onlar yüryüzüne hakim olacaklardır (Vahiy 5:9-10).
Şimdiden, Mesih'in topluluğuna ait kişinin özel bir yere yükseltildiği, Tanrı ile özel bir ilişkiye (ayrıcalıklı) sahip olduğu ve bunun Mesih'de olmalarından dolayı (Mesih takipçisi olmalarından dolayı) böyle olduğu bilinmektedir. Tanrı bizi Mesih'de göksel yerlerde kutsamıştır (Efesliler 1:3). Pavlus ayrıca şunu yazmaktadır:
"Tanrı bizi Mesih İsa'da, Mesih'le birlikte diriltip göksel yerlerde oturttu." (Efesliler 2:6)
Bu göksel yerler Mesih'in tamamlanan işiyle var olmaya başlamış, tahsis edilmiştir ve Mesih'de olanlar, onlar ki bu özel yerlere yükseltilmiş olanlar, onlara vaadedilen yönetimleri (yönetim bölgeleri-simgesel anlamda "gökleri" ) gelecek çağda Mesih yönetime başladığında yeryüzünde alacaklar. Tabii ki Mesih'in gelişinde başlayacak olan bu çağda farklı pozisyonlarda, görevlerde, yetkilerde yönetimler ve yöneticiler olacaktır. Kimisi gözle görülecek yönetimler, kimisi gözle görülmeyen türden yönetimler olacaktır.
Bunların hepsi gelecek çağda (milenyumda) açıklığa kavuşacaktır, gözler önüne çıkacaktır.
Yeşaya 65:17-18'de bahsedilen "gökyüzü" gelecek çağda ortaya çıkarılacak yönetime ya da yöneticilere işaret etmektedir, ve "yeryüzü" de yönetilenlere ya da halka işaret etmektedir.
Aynı düşünce ile Koloseliler 1:16 yorumlanmalıdır. Koloseliler 1:16 da Mesih'de veya Mesih ile (aracılığıyla) denirken yazılı olan Greekçe sözcük "en" sözcüğüdür ve bu sözcük Markos 14:27 (https://biblehub.com/interlinear/mark/14.htm) bu linkte ayet daha açık, "hepiniz bende/benden dolayı sendeleyip düşeceksiniz demekte) ve Matta 26:33'de kullanıldığına "dolayı/ötürü (herkes senden ötürü düşse bile) anlamlarına geldiği görülmektedir. Koloseliler 1:16' da da söylenen yaratılan her şey Mesih'den dolayı, onun aracılığıyla ruhsal olarak yaratılmıştır, belirlenmiştir. Burda olan şey Yaratılış kitabında okuduğumuz yaratılış değildir, ancak gelecek çağda gerçekleşecek olanların nasıl belirlendiğine ve var olacağına dair, yani yeni yaratılışın ilanıdır. Koloseliler 1:18'de ki ayet ile bu daha da kesindir, çünkü bu yaratılışın ilki olması için Mesih diriltilmiştir. 16.ayette tarif edilen yaratılışın ilki dirilmiş olan Mesih'tir. Mesih diriltildiğinde yeni yaratılışın başı ve ilki olmuştur. Bundan da anlaşılacağı üzere Pavlus'un 16. Ayette bahsettiği o yaratılışın, Tevratta okuduğumuz yaratılış olmadığı da kesin ve nettir.
Kutsal Yazıların başka yerinde "Mesih'te olan" kişinin "yeni bir yaratılış" ya da "yeni bir yaratık" olduğu belirtilmiştir (2.Korintliler 5:17, Galatyalılar 6:15) ve Elçilerin de bahsettiği şekilde Mesih'de başlayan bu işin "yeni bir yaratılış" olduğu idi. Mesih, Tanrı'nın yeni yaratılışının başlangıcı/ilki idi (Vahiy 3:14) ve öyle ki ilk örnek olarak kendisini takip edecekler için izleyebilecekleri bir yol/örnek bıraksın (Filipililer 3:21, 1.Yuhanna 3:1-2), öyle ki diğer kardeşleri de bugün onun bulunduğu yere gelebilsin.
Özetlemek gerekirse, Koloseliler 1:16 Tevrat'ta okuduğumuz türden bir yeryüzü ve gökyüzü yaratılışından bahsetmemektedir, çünkü:
- Aksi takdirde Eski Ahitte belirtilen açık sözlerle çelişir, çünkü her şeyin yaratıcısı tek başına Tanrı'dır.
- Mesih'de göksel yerlere (mevkiilere) oturtulmamız ancak ve ancak ruhsal yeni yaratılış ile anlamlıdır.
- Elçilerin "gökler" ile söyledikleri diğer sözleri, Mesih'te bize verilen mevkiilerle alakalıdır ve söyledikleri sözler bu düşünce ile paraleldir.
Pavlus Koloseliler 17'de şöyle yazıyor: O her şeyden önce (Greekçe'de; ilk, birinci sırada) ve ondan dolayı her şey devam etmektedir.
Eğer İsa her şeyi Tanrı gibi sürdüren ise o öldüğünde ne olurdu? Her şey, tüm yaratılış yok olmalıydı, değil mi? Ya da Tanrısal özü bırakıp (ki burda ki kelime öz değil;), kul özünü aldığında dünya nasıl var olmaya devam etti? Demek ki Mesih'ten dolayı var olmaya devam eden şeyler, sürdürülen şeyler yaratılış değil ama miras, gelecek çağ ile ilgili planlar, yeni düzenin planı işlemeye devam etmektedir.
"Ben yukardanım" Yuhanna 8:23
Bu ayet de sıklıkla kullanılan bir diğer ayet. Bu ayeti
gösterip Mesih'in yeryüzüne gelmeden önce gökte yaşadığına dair kanıt olarak
sunmaktalar. Ancak bu ayetin geçtiği bölüm bütün olarak incelendiğinde, bu
çıkarımın doğru olmadığı anlaşılmaktadır. İsa Yahudilere şunu söyledi:"siz
aşağıdansınız, ben yukarıdanım" İsa hemen ardından da sözlerine açıklık
getirerek şöyle devam etti:"siz bu dünyadansınız, ben bu dünyadan değilim." Evet, İsa Mesih yukarıdandı ve bu dünyadan
değildi. Çünkü Tanrı onun Babasıydı , mucizevi bir şekilde dünyaya geldi,
dünyasal babası yoktu, varoluşu yukarıdan kaynaklıydı, ilettiği- gösterdiği bilgelik ve kutsallık bu
dünyadan değildi, Tanrıdan kaynaklıydı, Göksel Konuttan kaynaklı idi.
Eğer bir kimse "dünyayı seviyorsa" o kimse "aşağıdandır" ya da "dünyasaldır" ama bir kimse "Baba'yı seviyorsa", o kimsede Baba yaşıyordur ve o kimse "yukarıdandır" (1.Yuhanna 2:15). İsa Mesih din görevlisi Nikodim'e kişinin yukarıdan doğmadıkça ( Greekçesinde "yukarından doğmak" yazılıdır, "yeniden doğmak" yerine) Tanrı'nın egemenliğine giremez demişti. Böyle kişiler (imanlılar) Tanrı'nın sözünden doğmuşlardır (1.Petrus 1:23, 1.Yuhanna 3:9-10), "yukarıdan gelen bilgelik" den doğmuşlardır (Yakup 3:15). İçlerinde yaşayan, Tanrı sözünü dinleyerek, ona uyarak yeni bir karakter içlerinde şekillenir (Yuhanna 17:17), böylece böyle kimseler "yukarıdan" olduklarını söyleme hakkına sahip olurlar, ama gerçek anlamda yukarıdan gelmiş kimseler değillerdir.
Mesih'in kendisi ile söylediği sözler bu şekilde anlaşılmalıdır, çünkü Elçiler aksini söylememiştir. İsa Mesih bu dünyadan değildi, tıpkı Yuhanna'nın imanlılara tembihlediği gibi, bu dünyadan olmamalarını istediği gibi (1.Yuhanna 2:15). Mesih takipçisinin gözü, umudu bu çağda, lanet altında ve şeytanın egemenliğinde olan bu sapkın soyda ve düzeninde olmamalı, ama vaadedilen, Tanrı'nın egemenliğinin tesis edileceği, kutsalların ve onların kutsal yasalarının hüküm sürdüğü gelecek düzende ve çağda olmalı. Böylece aklen ve ahlaken her zaman yukarıdan (gökten, Tanrı'dan) olup, yukarıdan (gökten, Tanrı'dan) yönlendirilebilirler. Bunun için Mesih bize örnek oldu.
Okumaya devam et... 3.BÖLÜM İÇİN TIKLA