İsa İlk Doğan Mı?


Bu noktada, bazı kişiler sabırsızlıkla Kutsal Kitap'tan belirli ayetleri işaret ederek, Mesih'in doğmadan önce var olduğuna dair kanıt sunduklarını iddia etmektedir. Bizler bu ayetlerin farkındayız ve dikkate alıyoruz; ancak bu ayetlerin doğru bir şekilde yorumlanmadığını ve bu nedenle yanlış sonuçlara ulaşıldığını da görmekteyiz. Ne yazık ki Kutsal Yazılar, bu tür hatalı yorumlamalarla ilgili çok önceden uyarılarda bulunmuştur. Örneğin, 2. Petrus 3:16'da Kutsal Yazılar'da "güç anlaşılan" yerlerin bulunduğu belirtilmiş ve bu bölümleri doğru bir şekilde anlamayanların, yanlış yorumlamaları nedeniyle "kendi yıkımlarını hazırladığı" ifade edilmiştir.

Mesih'in doğmadan önce var olduğuna dair sıkça referans gösterilen bölümlerden biri Koloseliler 1:15'tir. Bu ayette, İsa Mesih'in "bütün yaratılışın ilk doğanı" olarak tanımlandığı görülmektedir. Bazıları, bu ifadeyi İsa Mesih'in tüm yaratılıştan önce var olduğu şeklinde yorumlamaktadır. Ancak bu yorum, Kutsal Yazılar'ın Mesih hakkında sunduğu diğer ifadelerle çelişir mi? Eğer Mesih, Meryem'den doğumundan önce de mevcut olan ve tüm insanlardan önce yaratılmış bir varlık ise, Kutsal Yazılar nasıl olur da onu "İbrahim'in ve Davut'un oğlu" (Matta 1:1) olarak tanımlar? Mesih, İbrahim ve Davut'un soyundan gelen biri olarak tanıtılırken, aynı zamanda onların öncesinde var olan biri olarak nasıl anlaşılabilir? Eğer İsa gerçekten doğumundan önce var olmuşsa, bu durumda Meryem'den önce kimden doğmuştu? Annesi kimdi?

Bu sorular ancak Kutsal Yazılar dikkatle ve derinlemesine incelendiğinde yanıtlanabilir. Bu bağlamda, Koloseliler 1:15'te geçen "tüm yaratılışın ilk doğanı" ifadesini doğru anlamak önemlidir. Kutsal Yazılar'da "ilk doğan" terimi, her zaman biyolojik bir önceliği ifade etmez; daha çok yasal bir statü ya da otorite konumunu ima eder. Bu kavram, bir düzenin ilki, öncelikli olanı ya da mevki açısından üstün olanı ifade edebilir. Örneğin, Eski Ahit'te bir ailede "ilk doğan", babanın temsilcisi olarak kabul edilirdi. Bu kişi, mirastan diğer kardeşlerin payının iki katını alır, bir kahin gibi davranır ve aile içinde belirli ayrıcalıklara sahip olurdu (bkz. Yasanın Tekrarı 21:17).

Bununla birlikte, ilk doğanlık statüsünün suistimal edilmesi ya da bu statüye uygun hareket edilmemesi durumunda, bu hakların küçük bir kardeşe devredilebileceği de Kutsal Yazılar'da belirtilmiştir. Dolayısıyla, Tanrı'nın yasasına göre, İsa Mesih'in "Tanrı'nın yaratılışının ilk doğanı" olarak anılması için biyolojik anlamda "ilk doğan" olması gerekmez.

Sonuç olarak, "ilk doğan" kavramı, Kutsal Yazılar'da belirli bir düzen, statü ve otoriteyi ifade eder. Mesih'in, Tanrı'nın yaratılışı üzerindeki üstünlüğünü ve otoritesini anlamak için bu yasal ve manevi bağlamı göz önünde bulundurmak gerekir. Yanlış yorumlamalar, sadece bağlamın göz ardı edilmesinden değil, aynı zamanda Kutsal Yazılar'ın sunduğu daha geniş perspektifin dikkate alınmamasından kaynaklanır.


Makalenizin bu bölümünü de düzenledim. Daha akademik bir ifade tarzı ve akıcı bir dil ile yeniden yapılandırılmış hali aşağıdadır:

Örneğin, 1. Tarihler 5:1'de şunlar yazılıdır:

"İsrail'in ilk oğlu Ruben'in oğulları. –Ruben ilk doğandır. Babasının yatağına yatıp onu kirlettiği için ilk oğulluk hakkı İsrail oğlu Yusuf'un oğullarına verildi. Bu yüzden Ruben soy kütüğüne ilk oğulluk hakkına göre yazılmadı."

Bu ayetten, Ruben'in ahlaksız davranışı nedeniyle babası tarafından ilk doğanlık hakkının kendisinden alındığını ve bu hakkın Yusuf'a devredildiğini öğreniyoruz.

Benzer bir örnek, Yaratılış 48:14-19'da geçmektedir. Burada, Yakup'un (İsrail), büyük torunu Manaşşe yerine küçük torunu Efrayim'i ilk doğan olarak kutsadığı anlatılır. Daha da ilginç olanı, Yeremya 31:9'da Tanrı'nın Efrayim'i "Kendi ilk doğanı" olarak ilan etmesidir.

Bir diğer örnek, Yakup ve Esav'ın hikâyesinde karşımıza çıkar. Yaratılış 25:32-34'e göre, Yakup, ikiz kardeşi Esav'dan daha küçük olmasına rağmen, Esav'ın ilk doğanlık hakkını satın almış ve bu hak daha sonra babaları İshak tarafından Yakup'a verilmiştir. İshak, Yakup'u ilk doğan olarak kutsamış ve bu özel bereket için dua etmiştir.

Bunun dışında, Şimri örneği de dikkat çekicidir. 1. Tarihler 26:10'da, Şimri'nin biyolojik olarak ilk doğan olmamasına rağmen, babası tarafından "ilk doğan" unvanı ve haklarıyla onurlandırıldığı belirtilir.

Bu örnekler, Kutsal Kitap'ta ilk doğanlık kavramının biyolojik bir gerçeklikten ziyade yasal ve manevi bir anlam taşıdığını gösterir. Kutsal Yasa, bir babanın kişisel tercihlerine göre ilk doğanlık hakkını haksız şekilde değiştirmesini yasaklar (Yasanın Tekrarı 21:17). Ancak, bir ilk doğanın görev ve sorumluluklarını yerine getirmemesi durumunda, bu hak ve unvan başka bir oğula devredilebilir.

Bu bağlamda, Tanrı'nın Efrayim'i "ilk doğanı" olarak anmasında hiçbir çelişki yoktur. Çünkü Tanrı'nın gözünde, Efrayim, babası Yakup'un ve Tanrı'nın sadık bir temsilcisi olmuştur. Tanrı, İsrail'in sadakatini ve Efrayim'in bu sadakate layık bir oğul olduğunu görmüş, onu kutsamış ve "ilk doğanı" olarak adlandırmıştır.

Kutsal Yazılar, "Tanrı oğlu" olarak anılan iki önemli figüre işaret etmektedir: Adem ve İsa Mesih (Luka 3:38). Bu iki kişiden biri olan "ilk Adem," kendisine verilen unvanları, mirası ve bereketi günahı nedeniyle kaybetmiştir. Adem, Tanrı gibi kutsal kalamadığı için, Tanrı'nın temsilcisi olarak görevini de yitirmiştir. Bu kaybın bir sonucu olarak Adem, "ilk doğan kişi" statüsünü kaybetmiştir. Ancak Tanrı, Adem'den sonra gelen birini, yani "son Adem" olarak adlandırılan İsa Mesih'i (1. Korintliler 15:45), kendi amaçları doğrultusunda yetiştirmiştir.

İsa Mesih, Adem'in aksine, Babasına her zaman sadık kalmış, itaat etmiş ve O'nu eksiksiz bir şekilde temsil etmiştir. Bu sadakat ve kusursuzluk, Tanrı'nın İsa'yı "ilk doğan" konumuna yükseltmesini sağlamıştır. Bu bağlamda İsa Mesih, Tanrı'nın ailesinde dinsel önderlik ve kahinlik görevini üstlenmiş, "mirasın iki katına" layık görülmüştür. İsa'nın bu şekilde ilk doğan ilan edilmesi, onun ömür bakımından değil, ahlaki açıdan üstünlüğünden kaynaklanmaktadır.

Kutsal Yazılar'da bu duruma dair açık bir örnek Eski Ahit'te yer almaktadır:

"Ben onu ilk oğlum, dünyadaki kralların en yücesi kılacağım." (Mezmurlar 89:27)

Bu ayette Tanrı, İsa'nın gelecekte alacağı bir statüden söz etmektedir. Dikkat çekici bir şekilde, Tanrı, İsa için o an mevcut bir durumdan değil, gelecekte gerçekleşecek bir olaydan bahsetmektedir. Şayet İsa, o zaman da zaten "ilk doğan" olarak var olsaydı, Tanrı'nın şöyle demesi gerekirdi: "O, ilk doğanımdır ve kralların en yücesidir." Ancak Tanrı, "onu ilk oğlum, kralların en yücesi kılacağım" diyerek, İsa'nın bu statüye gelecekte erişeceğini ifade etmektedir.

Bu vurgu, İsa Mesih'in "ilk doğan" konumunun biyolojik bir öncelikten değil, Tanrı'ya olan kusursuz itaati ve ahlaki mükemmelliği temelinde kazanıldığını açıkça ortaya koymaktadır.

Tanrı, İsa Mesih'i dirilterek O'nun Tanrı'nın Oğlu olduğunu kanıtlamış ve bu durumu mühürlemiştir (Romalılar 1:4). Böylelikle, İsa'nın ilk doğan olduğu da sabitlenmiştir. Elçi Pavlus, İsa'nın üstünlüğünü vurgularken, O'nun başlangıç olduğunu, ölüler arasından ilk doğan olarak her şeyde birinci sırayı aldığını belirtir (Koloseliler 1:18). Ayrıca, İsa'nın birçok kardeş arasında ilk doğan olduğunu da ifade eder (Romalılar 8:29).

Kutsal Yazılar, Mesih'in takipçileri için de benzer tanımlar kullanır. Örneğin, onlardan "ilk meyveler" (Yakup 1:18; Vahiy 14:4) ve "ilk doğanlar topluluğu" (İbraniler 12:23) olarak bahsedilir. Bu ifadeler, İsa Mesih'in yalnızca kendisi için değil, O'nu izleyenler için de bir örnek olduğunu gösterir.

Eğer "ilk doğan" tabiri, biyolojik bir önceliği ya da yaratılış sırasını ifade ediyor olsaydı, Mesih'in takipçileri için de benzer şekilde, onların da yaratılıştan önce var oldukları iddia edilmeliydi. Ancak, Kutsal Yazılar böyle bir anlayışı desteklemez. Bu nedenle, İsa'nın "ilk doğan" olarak anılması, zamansal bir önceliği değil, O'nun ahlaki üstünlüğünü, Tanrı'ya olan itaatini ve kutsal görevindeki başarısını ifade eder.

İsa Mesih'in bu konumu, O'nun takipçilerine de ayrıcalıklar kazandırır. Onların, Mesih'in egemenliğinde krallık sürecek bir kahinler topluluğu olacağı belirtilmiştir (Vahiy 5:10). Ayrıca, ölümsüzlüğe erişecekleri ve yeryüzünde Tanrı'nın Krallığında özel bir konumda bulunacakları da öğretilir (1. Korintliler 15:52-54; Vahiy 20:6).

Bu bağlamda, "ilk doğanlar topluluğu" ifadesi, Mesih'in mirasına ortak olacak ve O'nun örnekliğini sürdürecek kişilere işaret eder. Sonuç olarak, "ilk doğan" ifadesi Kutsal Yazılar'da biyolojik ya da yaratılışsal bir sıradan çok, manevi bir üstünlüğü ve ahlaki liyakati ifade eder. Eğer İsa'nın önceden var olduğu şeklinde bir iddiada bulunulursa, aynı "ilk doğanlar" ifadesi takipçileri için de kullanıldığından, onların da yaratılıştan önce var oldukları sonucuna varmak gerekir. Bu ise Kutsal Yazılar'ın öğretisiyle uyumlu değildir.