Vaat Edilen Topraklar
Kutsal Kitap'ta vaat edilen topraklar, bu dünyanın gerçek ve önemli bir parçasıdır. Bu topraklar, insanların gerçekten yaşadığı, somut bir yerdir ve aynı zamanda miras, geleceğe yönelik bir vaat olarak sunulmaktadır. Ölülerden, "Vaat Edilen Topraklarda güvende" olarak bahsedilen ilahilerde yer alan 'bulutlu bölge' ifadesiyle, bu gerçek toprakların hiçbir bağlantısı yoktur. Ancak, ilerleyen bölümlerde daha detaylı şekilde açıklanacağı gibi, vaat edilen topraklarla ilgili gelecekteki yaşam ümidi derin bir ilişkiye sahiptir. Bu, sadece fiziksel bir toprak parçası değil, aynı zamanda Tanrı'nın vaatleriyle şekillenen bir geleceğe dair umudu temsil etmektedir.
Vaat Edilen Topraklar, 'Vaat Edilen' Topraklardır.
Bu açık ifade, Kutsal Kitap'taki vaatlerin ne anlama geldiğini net bir şekilde ortaya koyar ve bu vaatlerin kime ve neyin vaat edildiği sorusunu gündeme getirir.
İbrahim ve Soyuna Vaatler Verildi.
Kutsal Kitap'ta "Vaatler İbrahim'e ve soyundan olana verildi" (Galatyalılar 3:16) ifadesi, Tanrı'nın İbrahim'e ve onun soyuna yönelik vaatlerini açıkça belirtir. Bu vaatler, yalnızca İbrahim'in değil, onun soyunun da gelecekteki miraslarını kapsar.
İbrahim'e, İshak'a ve Yakup'a Sonsuza Dek Mülk Olarak Vaat Edilen Topraklar
İbrahim ve soyuna vaat edilen topraklar, İsrail toprakları ve komşu bölgeleri kapsayan geniş bir alanı içerir. Bu vaatler, Tanrı'nın doğrudan sözleriyle somut hale gelir:
"Yahve Avram'a, 'Bulunduğun yerden kuzeye, güneye, doğuya, batıya dikkatle bak' dedi. 'Gördüğün bütün toprakları sonsuza dek sana ve soyuna vereceğim.'" (Yaratılış 13:14-15).
"Bir yabancı olarak yaşadığın toprakları, bütün Kenan ülkesini sonsuza dek mülkünüz olmak üzere sana (İbrahim'e) ve soyuna vereceğim" (Yaratılış 17:8).
"Bütün bu toprakları sana (İshak) ve soyuna vereceğim" (Yaratılış 26:3).
"Üzerinde bulunduğun diyarı sana(Yakup) ve soyuna vereceğim" (Yaratılış 28:13).
Ayrıca, İbrahim'in imanla Tanrı'nın çağrısına uyarak bilinmeyen bir yere doğru yol alması, Tanrı'nın vaat ettiği topraklara ulaşma sürecinin başlangıcını simgeler: İman sayesinde İbrahim, miras alacağı yere gitmesi için çağrılınca, Tanrı'nın sözünü dinledi ve nereye gittiğini bilmeden dışarı çıktı.
Vaatte İbrahim'le İlişkilendirilen Soy, Mesih ve Onun Adıyla Toplanan İnsanlardır.
Kutsal Kitap, İbrahim'in soyuna verilen vaatlerin yalnızca fiziksel soyunu değil, aynı zamanda Mesih'i de kapsadığını açıkça belirtir. "Vaatler İbrahim'e ve soyundan olana verildi. Tanrı, 'Ve soyundan olanlara' demiyor, 'Soyundan olana' diyor, yani tek bir kişiden, Mesih'ten bahsediyor…" (Gal. 3:16-17). Bu bağlamda, Mesih'le vaftiz olan herkes, Mesih'i giyinmiş olarak İbrahim'in soyundan kabul edilir ve vaat edilen mirasa ortak olur: "Vaftizde Mesih'le birleşenlerinizin hepsi Mesih'i giyindi…" (Gal. 3:27). Eğer Mesih'e aitsek, o zaman İbrahim'in soyundan geliriz ve vaat edilen mirasa ortak oluruz: "Eğer Mesih'e aitseniz, İbrahim'in soyundansınız, vaade göre de mirasçısınız." (Gal. 3:29).
Vaat, İbrahim, İshak veya Yakup Hayattayken Yerine Getirilmedi.
İbrahim ve soyundan olanlar, vaat edilen toprakları hayattayken elde etmediler. "Bu kişilerin hepsi imanlı olarak öldüler. Vaat edilenlere kavuşamadılarsa da bunları uzaktan görüp selamladılar." (İbraniler 11:13). "Burada ona herhangi bir miras, bir karış toprak bile vermemişti. Ama İbrahim'in o sırada hiç çocuğu olmadığı halde, Tanrı bu ülkeyi mülk olarak ona ve ondan sonra gelecek torunlarına vereceğini vaat etti." (Elçilerin İşleri 7:5). İbrahim, bu vaatleri almasına rağmen, onlardan faydalanamamıştı.
"Ben (İbrahim) aranızda konuk ve yabancıyım. Bana mezar yapabileceğim bir toprak satın. Ölümü kaldırıp gömeyim." (Yaratılış 23:4).
Musa'nın Yasası Uyarınca İbrahim'in Soyunun Ülkeyi Alması, İbrahim ve Mesih'le İlgili Verilen Vaadin Gerçekleşmesi Değildi.
İbrahim ve soyuna verilen vaat, yasalara değil, imanla elde edilen aklanmaya dayalıydı.
"Çünkü İbrahim'e ve soyuna dünyanın mirasçısı olma vaadi Kutsal Yasa yoluyla değil, imandan gelen aklanma yoluyla verildi. Eğer Yasa'ya bağlı olanlar mirasçı olursa, iman boş ve vaat geçersizdir." (Romalılar 4:13-14).
Yasa, mirası sağlayan bir araç değildir, çünkü "Miras Yasa'ya bağlıysa, artık vaade bağlı değildir. Ama Tanrı mirası İbrahim'e vaatle bağışlamıştır." (Gal. 3:18). Bu, vaatlerin sadece Tanrı'nın vaadiyle ve imanla gerçekleşeceğini, yasalara dayalı bir mirasın geçerli olmayacağını gösterir.
Kutsal Yazılarda Atalara Verilen Vaatlerin Gerçekleşmesi 'Gelecek' Olarak Bahsedilir.
Atalara verilen vaatlerin yerine getirilmesi, Kutsal Kitap'ta sıklıkla gelecekle ilgili bir umudu simgeler. Bu vaatler, sadece geçmişteki atalarla sınırlı kalmaz, aynı zamanda gelecekteki halk için de geçerli bir temenniyi ifade eder. Örneğin, Tanrı'nın verdiği vaatlerin yerine gelecekte getirileceği, "Geçmişte atalarımıza ant içtiğin gibi, Yakup'un ve İbrahim'in torunları olan bizlere de verdiğin sözü tutacak ve sadık kalacaksın" (Mika 7:20) ve "Böylece atalarımıza merhamet ederek Kutsal antlaşmasını anmış oldu" (Luka 1:72-73) gibi ayetlerle vurgulanır. Bu vaatler, gelecekte yerine getirilecek bir umut olarak insanlara güven ve güvence verir.
Ayrıca, Tanrı'nın atalara verdiği vaatler, tüm halkı kapsayan bir miras olarak devam eder: "Ben de Yakup'la, İshak'la, İbrahim'le yaptığım antlaşmayı ve onlara söz verdiğim ülkeyi anımsayacağım" (Lev. 26:42). Hristiyanlık inancında, Mesih'in gelişinin bu vaatlerin doğrulaması olarak kabul edilmesi de önemlidir: "Mesih, Tanrı'nın güvenilir olduğunu göstermek için Yahudiler'in hizmetkârı oldu. Öyle ki, atalarımıza verilen sözler doğrulansın..." (Romalılar 15:8).
Kutsal Kitabın Tanrı'nın Egemenliği ile İlgili Verdiği Vaatlerde Atalar Önemli Bir Yer Tutar ve Kutsal Topraklar Gelecekle İlgili Ümidin Sağlam Temeli Olarak Gösterilir.
Tanrı'nın Egemenliği ve vaatleri Kutsal Kitap'ta, atalarla ilişkili olarak belirgin bir şekilde yer alır. Bu vaatlerde, ataların gelecekteki Tanrı'nın Krallığı'nda nasıl yer alacakları belirtilir. Örneğin, "Tanrı'nın Egemenliği'nde İbrahim'i, İshak'ı, Yakup'u ve bütün peygamberleri göreceksiniz" (Luka 13:28-29) ayeti, Tanrı'nın Egemenliği'ne katılımı simgeler.
Ayrıca, Yeruşalim'in Tanrı'nın krallığının merkezi olduğu ve buranın yeniden kurulacağı vurgulanır:
"Onları Siyon Dağı'nda bugünden sonsuza dek ben yöneteceğim. ... Ey Yeruşalim, krallığını yeniden elde edeceksin." (Mika 4:7-8), "Çünkü Her Şeye Egemen Yahve Siyon Dağı'nda, Yeruşalim'de krallık edecek" (Yeşaya 24:23)
"O zaman Yeruşalim'e, 'Yahve'nin Tahtı' diyecekler" (Yeremya 3:17).
Tanrı'nın sevgisiyle ilgili vaatler de önemli bir yer tutar: "Artık sana 'Terk edilmiş', ülkene 'Virane' denmeyecek; Bunun yerine sana 'Sevdiğim', ülkene 'Evli' denecek" (Yeşaya 62:4). Ayrıca, Tanrı'nın halkı için vaat ettiği yenilik ve yenileme de önemlidir: "O zaman eski yıkıntıları yeniden inşa edecek, çoktan viraneye dönmüş yerleri yeniden kuracak, kuşaklar boyu yıkık kalmış kentleri onaracaklar" (Yeşaya 61:4).
Son olarak, Tanrı'nın halkı için vaat ettiği sonsuz hayat ve utançtan kurtuluş da vurgulanır:
"Ölümü sonsuza dek yutacak. Egemen Yahve bütün yüzlerden gözyaşlarını silecek" (Yeşaya 25:8; 26:1).
Bu vaatler, Tanrı'nın halkına verdiği güven ve gelecekteki umudu simgeler.